İçeriğe geç

45 saniye önce deprem uyarısı! Yakınlarını kaybedince kurdu: ABD’de 2 haftadır sürüyor

    Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr – İkiziniz olmayabilir ancak davranışlarınızın tıpatıp benzediği ve dünyaya geldikten çok sonra, belki de geç denebilecek bir zamanda ‘ruh ikizinizi’ keşfedebilirsiniz. Kuzey Anadolu Fayı (KAF) Prof. Dr. İhsan Ketin tarafından 1948’de keşfedildiğinde de KAF’ın ruh ikizinin ABD topraklarında aktivitesini sürdüren San Andreas Fayı olduğu anlaşılmak üzereydi. Kimse bir fayın ‘ruh ikizi’ olacağını tahmin etmezdi. Ancak o fayın üreteceği depremleri tarihsel verilere bakarak, yer sarsıntılarını takip ederek tahmin etmek imkânsız değildi. Depremi tahmin etmek konusunda insanoğlunun en çok yanıldığı nokta da ‘depremin zamanını’ eksiksiz şekilde önceden bilmekti. Bu mümkün değildi. Ancak deprem dalgaları yeryüzüne ulaşmadan kısa süre önce ‘yaklaşan bir deprem olduğu’ yönünde bilgi sağlanabilirdi. ABD’de son günlerde deprem aktivitesi artan San Andreas fayı için 2 haftadır peş peşe uyarılar yapılıyor, büyük bir deprem olabileceği ihtimali gündemden düşmüyordu. Çünkü bu fay KAF’ın Erzincan’da oluşturduğu gibi 7.9 büyüklüğünde depremlerle 1857 ve 1906’da tarihe geçmişti. Peki gerçekten de depremden önce uyarıda bulunmak mümkün müydü?Depremlerde birçok yakınını kaybetmiş olması ve bu kayıpları önleyecek bir sistemin hâlihazırda Türkiye’de bulunmaması,Dr. Süleyman Tunç ve ekibine, erken uyarı sistemlerini geliştirme motivasyonu vermişti. Dr. Süleyman Tunç, erken uyarı sistemlerinin Türkiye ve dünyadaki yerini Milliyet.com.tr’ye anlattı.


    2 HAFTADA PEŞ PEŞE UYARI GELİYOR

    2024’te yapılan bir çalışma, San Andreas fayıyla ilgili önemli bir gerçeği ortaya çıkarmıştı. Fay üzerindeki her hareket bir sonrakiler için ipucu olma niteliğindeydi. Yani yaşanan her sarsıntı, büyük bir depremin nerede ve ne zaman yaşanabileceğine ilişkin önemli bir işaretti. San Andreas Fayı’nın bazı bölümleri, çok az veya hiç deprem aktivitesi olmadan yavaş hareketle kayıyor. Bu ‘sürünen’ fay segmentleri, birikecek ve büyük depremleri tetikleyecek olan gerilimleri serbest bırakarak istikrarlı bir şekilde hareket ediyordu. Brown Üniversitesi’nde jeofizikçi ve çalışmanın ortaklarından Victor Tsai, “Bunun depremlerin nerede beklenebileceği ve nerede beklenmemesi gerektiği konusunda ve ayrıca en fazla hasara yol açacak depremlerin nerede olacağını tahmin etmek açısından çok önemli sonuçları var” demişti. Bu çalışmanın üzerinden 1 yıl bile geçmeden, 28 Şubat günü haber kanalları 24 saat içindeki 7 depremi manşete taşıdı. Araştırmacıların kısa süre önce tespit ettiği detay dikkat çekiciydi. Karmaşık fay zonları, paralel uzanan faylara kıyasla daha yavaş sürünme hızlarına sahipti. Buna bağlı olarak karmaşık fay zonlarında daha fazla deprem yaşadığını kaydedildi. San Andreas Fayı’nda 2025’te, büyüklüğü 4.7’ye kadar çıkan 6 bin 200’den fazla deprem olması da bu sebeple çok şey ifade ediyordu.

    Alıntı Metni


    ‘YERİ VE BÜYÜKLÜĞÜ DIŞINDA BİLGİ VERİLEMİYOR’

    Erken uyarı sistemlerinin Türkiye’de uygulanması için önemli adımlar atan Dr. Süleyman Tunç ve ekibi, sık sık depremle gündeme gelen ‘tehlikeli’ noktalara ‘erken uyarı sistemi’ kurdu. Marmara Bölgesi’ne ve Ege Denizi’nde Santorini adasının kuzeyindeki aktiviteden sonra Ege sahillerini güvenli hale getirmek amacıyla Çeşme ve Muğla’ya kurulan ‘deprem erken uyarı sistemleri’, Ege sahilleri için 20 ila 42 saniye önce uyarılar elde edilebiliyor. Aynı şekilde Marmara Bölgesi’nde de 3 ila 45 saniyeye varan (depremin yerine göre) uyarılar alındı. Dr. Tunç’a göre,“Bu konuda birçok çalışma devam ediyor ama henüz istenilen seviyede bir durum maalesef yok. Tüm araştırmacılar aşağı yukarı bir sonraki depremin yeri ve büyüklüğü konusunda hem fikirler ama zamanı konusunda net bir şey söylemek mümkün değil.” Ne zaman olacağını bilemediğimiz depreme kadar, tüm yapıları dirençli hale getirmek mümkün olmasa da sağlam olmayan yapıları terk etmek için hızlı ve dikkatli davranmak hayat kurtarabilirdi. Ancak bazen ‘deprem’ hisseden ya da deprem olduğunun söylenmesi üzerine kendini balkondan atanların olması, erken uyarının zararlı olup olamayacağını da gündeme getirdi.

    Dr. Süleyman Tunç, “Uyarıyı alınca kendini aşağıya atanlar olacağı ihtimali düşünüldüğünde çeşitli araştırmalar yapıldı. Bu araştırmalar, beyinde iki lob olduğunu, ön loba uyarı gelmezse arka lobun insanı beyinin girdiği stresten kurtarmak için düşünmeden bizi aşağıya atacağını ve bu yüzden 1 saniye bile önce alınan bir uyarının ön lob tarafından algılanıp, aldığımız eğitimleri ön plana getirerek doğru davranışları yapacağımızı ortaya koydu. Ayrıca erken uyarı sinyalini alan insanlar bir odada toplanırsa, bina yıkılsa dahi arama kurtarma faaliyetlerinin daha hızlı olması sağlanır. Düşey delme her zaman yatay ilerlemeden hızlı olacaktır. Bu da bir sonraki binaya daha erken müdahale imkânı sağlayarak hayat kurtarılabilir” dedi.

    ‘8 ÜLKE ERKEN UYARI SİSTEMİ KULLANIYOR’

    Türkiye’nin her noktasında deprem tehlikesi olduğu artık herkesin kabul ettiği bir gerçek. Ancak depremlerle sarsılan tek ülke Türkiye değil. Büyük ve derin depremlerin üst merkezi olan Japonya, akla gelen ilk ülke olabilir. Depremlerle yüzleşen ülkelere bakıldığında pek çoğunda karşılaşılacak şey, ‘erken uyarı sistemlerini’ kullanmaları. Dr. Süleyman Tunç, dünyada deprem erken uyarısı kullanan ülkeleri, “Japonya, Amerika Birleşik Devletleri, Meksika, Türkiye, Çin, Tayvan, Güney Kore, Endonezya” diye sıraladı. Ancak derin depremlerle sarsılan noktalarda ‘erken uyarı sisteminin’ daha etkili çalışabileceğine dikkat çeken Dr. Tunç, Türkiye ile en çok benzeyen depremle ilgili de istatistik paylaştı. Dr. Tunç sözlerini şöyle noktaladı:

    Alıntı Metni